Page 140 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 140
140 45 / 20 / TA HA SURESİ
diye, gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi, biz
daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden, en bilmiş olanları, “Siz sadece, bir
gün kaldınız” diyecektir.
105. (Ey Muhammed!) Sana dağların, (kıyamet günündeki) halini
soruyorlar. Şunu söyle: “Rabbim onları, toz edip savuracak.”
106. “Onların (Dağların) yerini, boş bir düzlük haline getirecektir.”
107. “Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin.”
108. O gün herkes, davetçiye (İsrafil’e) uyar; ondan kaçıp kurtulmak,
mümkün değildir. Sesler, çok merhamet edenin (Allah’ın)
büyüklüğünden (azametinden) dolayı, kısılmıştır. Artık sadece, fısıltı
işitebilirsin.
109. O gün, çok merhamet edenin (Allah’ın) izin verdiği ve sözünden razı
olduğu kimsenin, şefaatinden başkası, fayda vermez.
110. O (Allah), (onların) önlerindekini ve arkalarındakini (dünyadaki ve
ahiretteki durumlarını) bilir. Onların bilgisi ise, çok merhamet edeni
(Allah’ı) kuşatamaz.
111. Bütün yüzler, diri ve her şeye hakim olan Allah için, eğilip boyun
bükmüştür. Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur.
112. Kim de inanmış olarak, iyi işler yaparsa; o, ne zulme uğramaktan
korkar, ne yoksun bırakılmaktan (korkar).
113. Biz onu, arapça bir Kur’an olarak indirdik. Onda, uyarıları, ayrıntılı
olarak açıkladık ki; belki saygılı olurlar, yahut onlara, bir hatırlatma
yapar.
114. Her şeyin gerçek sahibi olan Allah, yücedir. Sana vahyedilen
tamamlanmadan önce, Kur’an’ı okumak için, acele* etme. “Rabbim!
İlmimi* artır” de.
115. Yemin olsun, bundan önce biz, Adem’e (cennetteki ağacın meyvesinden
yeme, diye) emrettik. O ise, bunu unutuverdi. Biz onda (Adem’de), bir
kararlılık* bulmadık.