Page 234 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 234

234                             53 / 12 / YUSUF SURESİ

           öğrettiğimiz için, bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
       69.  Yusuf’un  huzuruna  girdiklerinde;  o,  (gizlice)  kardeşi  Bünyamin’i
           bağrına bastı ve  “Haberin olsun ben, senin kardeşinim; artık onların
           yaptıklarına, üzülme” dedi.
       70.  Yusuf,  onların  yüklerini  hazırlatırken;  su  kabını,  kardeşinin
           (Bünyamin’in) yüküne koydurdu. Sonra da, bir çağırıcı şöyle seslendi:
           “Ey kervancılar! Siz hırsızsınız.”
       71.  Yusuf’un (üvey) kardeşleri onlara dönerek, “Ne yitirdiniz?” dediler.
       72.  Onlar,  “Hükümdar’ın  su  kabını  yitirdik.  Onu  getirene,  bir  deve  yükü
           ödül var. Ben buna kefilim” dediler.
       73.  Dediler ki: “Allah’a yemin olsun, siz de biliyorsunuz ki; biz, bu ülkede,
           fesat çıkarmaya gelmedik; hırsız da değiliz.”
       74.  Onlar (Görevliler), “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler.
       75.  Onlar  da:  “Cezası,  su  kabı  kimin  yükünde  bulunursa,  o  kimsenin
           kendisi(nin  alıkonması),  onun  cezasıdır.  Biz  zalimleri,  böyle
           cezalandırırız” dediler.
       76.  Bunun üzerine Yusuf, (öz) kardeşinin yükünden önce, onların yüklerini
           aramaya başladı. Sonra su kabını, (öz) kardeşinin yükünden çıkardı.
           İşte biz Yusuf’a, böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre,
           kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz
           kimsenin, derecelerini yükseltiriz. Her ilim* sahibinin üstünde, daha iyi
           bir bilen vardır.
       77.  Dediler ki: “Eğer o çalmışsa, daha önce onun, (aynı anneden) kardeşi de
           çalmıştı.” Yusuf, bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden, “Siz,
           kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah, çok daha iyi biliyor” dedi.
       78.  Onlar, Yusuf’a: “Ey güçlü vezir! Bunun, çok yaşlı bir babası var. Onun
           yerine, bizden birini alıkoy. Şüphesiz, biz senin; iyi ve yararlı işleri, en
   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239