Page 543 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 543
89 / 3 / AL-İ İMRAN SURESİ 543
177. İman karşılığında, inkarı satın alanlar (yani imanlı olmak yerine, inkarı
tercih edenler); Allah’a, hiçbir zarar veremezler. Onlar için, üzüntü verici
bir azap vardır.
178. İnkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz, belirli bir sürenin; sakın
kendileri için, iyi olduğunu sanmasınlar. Biz onlara, ancak günahları
artsın diye, belirli bir süre veriyoruz. Onlar için, alçaltıcı bir azap vardır.
179. Allah, mü’minleri, içinde bulunduğunuz şu durumda, bırakacak
24
değildir. Pisi, temizden ayıracaktır. Allah size, görünmeyen şeyleri,
bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer
(görünmeyen şeyleri, seçtiği peygambere bildirir). O halde, Allah’a ve
peygamberlerine, iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten
sakınırsanız; sizin için, büyük bir ödül vardır.
180. Allah’ın kendilerine, lütfundan verdiği nimetlerde, cimrilik edenler;
bunun, kendileri için iyi olduğunu sanmasınlar. Hayır! O, kendileri için
bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde, boyunlarına
dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası, Allah’ındır. Allah,
yaptıklarınızdan, hakkıyla haberdardır.
181. Allah; “Şüphesiz Allah fakirdir, biz zenginiz” diyen (yahudi)lerin sözünü,
elbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri
öldürmelerini yazacağız ve “Tadın yangın azabını!” diyeceğiz.
24. Müslümanların, hicretten sonra, Medine’de yerleşip güç kazanmaları üzerine; İslam’a girenlerin
sayısı, hızla arttı. Ne var ki, gerçekte inanmadığı halde, inanmış görünenlerin sayısında da, bir artış
görülmüştü. Nitekim 1000 kişilik İslam ordusu içinde yer alan, 300 iki yüzlü, Uhud savaşı öncesi
ayrılmıştı. Samimi mü’minlerin, kimliklerini bilemedikleri iki yüzlülerle, bu derece iç içe
bulunmaları, sakıncalı idi. İşte Uhud savaşı, böyle bir ortamda gerçekleşmiş ve müslümanlar,
oldukça kritik ve zor durumlar yaşamışlardı. Buna göre ayette, şöyle bir mesaj verilmiş oluyor: Allah,
siz mü’minleri, hep bulunduğunuz hal üzere bırakmaz. Bazen de böyle, Uhud’da olduğu gibi,
şehitlik ve diğer zorluklarla sınav eder ki; pis ile temiz, yani, iki yüzlü ile mü’min birbirinden
ayrılsın.