Page 541 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 541
89 / 3 / AL-İ İMRAN SURESİ 541
bırakırsa; ondan sonra size, kim yardım edebilir? Mü’minler ancak,
Allah’a tevekkül etsinler.
161. Hiçbir peygamberin, emanete hıyanet etmesi (yani ganimetten çalması)
düşünülemez. Kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle
birlikte gelir. Sonra da, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın, herkese,
kazandığının karşılığı tastamam ödenir.
162. Allah’ın rızasına uyan kimse; Allah’ın gazabına uğrayan ve varacağı yer,
cehennem olan kimse, gibi midir? O, ne kötü, varılacak yerdir!
163. Onlar (yani insanlar) Allah’ın katında, derece derecedirler. Allah,
onların, yaptıklarını görmektedir.
164. Yemin olsun Allah, mü’minlere, kendi içlerinden; onlara ayetlerini
okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara (ilahi) kitap ve bilgeliği
öğreten bir peygamber göndermekle, büyük bir lütufta bulunmuştur.
Oysa onlar, daha önce, apaçık bir sapıklık içinde idiler.
165. Onların (Birtek ilaha inanmayan kişilerin) başına, (Bedir’de) iki mislini
getirdiğiniz bir musibet; (Uhud’da) sizin başınıza geldiğinde, “Bu,
nereden başımıza geldi?” dediniz, öyle mi? Şunu söyle: “O (musibet),
kendinizdendir.” Şüphesiz Allah’ın gücü, her şeye, hakkıyla yeter.
166, 167. (Uhud’da) İki topluluğun (yani iki ordunun) karşılaştığı günde,
başınıza gelen musibet, Allah’ın izniyledir. Bu da; mü’minleri ortaya
çıkarması ve iki yüzlülük yapanları, belli etmesi içindi. Onlara (İki
yüzlülere), “Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi
de; onlar, “Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik” dediler. Onlar o
gün, imandan çok, küfre yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı
söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi, çok iyi bilmektedir.
168. (Onlar,) Kendileri oturup kaldıkları halde, kardeşleri için, “Eğer bize
Tevekkül, tüm tedbirleri alıp, gerekenleri yaptıktan sonra, işin sonucunu Allah’a bırakarak, ona
güvenmektir.