Page 363 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 363
69 / 18 / KEHF SURESİ 363
bir suda (denizde) batıyormuş gibi gördü. Orada (Deniz kenarında),
(inkar eden) bir halk (Yecüc halkını) gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları)
cezalandırırsın, ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.
87. (Zülkarneyn) dedi ki; “Her kim zulmederse, biz onu, cezalandıracağız.
Sonra o, Rabbine döndürülür. O da (Rabbin de), kendisini, görülmedik
bir azaba uğratır.”
88. “Her kim de, iman eder ve iyi işler yaparsa; ona ödül olarak, daha güzeli
var. (Üstelik) Ona, emrimizden, kolay olanı söyleyeceğiz.”
89. Sonra yine, bir yol tuttu. (Mecüc halkına gitti.)
90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu (güneşi), öyle bir halkın (Mecüc
halkının) üzerine doğar buldu ki; onlar için, güneşe karşı bir örtü (gölge
bir yer) yapmamıştık. (Dağların ve ağaçların olmadığı, düz bir yer.)
91. İşte böyle. Şüphesiz biz, onunla (Zülkarneyn’le) ilgili herşeyi, ilmimizle
kuşatmışızdır.
92. Sonra yine, bir yol tuttu. (İnsanlara geldi.)
93. İki setin arasına ulaştığı zaman (dünyaya gelince), onların önünde
(geçitin önünde), neredeyse hiçbir söz anlamayan (sinirli, kızgın), bir
halk buldu. (Bir insan grubu ile, karşılaştı.)
13
94. (İnsanlar) Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı halklar),
yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla, bizim aramıza, bir
engel yapman karşılığında, sana bir vergi verelim mi?”
13 . Kur’an-ı Kerim’de, Ye’cüc ve Me’cüc’ün kimler olduğuna, ne zaman ve nerede yaşadıklarına dair, bir
bilgi yer almamaktadır. Bu konuda, Peygamber Efendimizden bize, bazı rivayetler aktarılmıştır.
Ancak bu rivayetler, Ye’cüc ve Me’cüc’ün kimlikleri ile ilgili değildir, eylemleri ile ilgilidir.
Tarihçiler, Ye’cüc ve Me’cüc’ün, Hz. Nuh’un oğullarından, Yafes’in soyundan gelen, iki toplum
olduğunu söylemişlerdir. Bazı alimler de, Ye’cüc ve Me’cüc’ü, kendi zamanlarındaki savaşçı ve
tahripkar toplumlar ile, açıklamaya çalışmışlardır ki; bunlar, ilmi dayanaktan yoksun
açıklamalardır. Ye’cüc ve Me’cücle ilgili olarak, ayrıca bakınız: Enbiya suresi, ayet, 96.