Page 158 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 158

158                       47 / 26 / ŞU’ARA SURESİ

       181.  “Ölçüyü, tam yapın. Hak yiyenlerden, olmayın.”
       182.  “Doğru terazi ile tartın.”
       183.  “İnsanların, mallarını  ve haklarını, yemeyin. Yeryüzünde, bozgunculuk
           yaparak, karışıklık çıkarmayın.”
       184.  “Sizi ve önceki nesilleri yaratana, karşı gelmekten sakının.”
       185.  Onlar şöyle dediler: “Sen ancak, büyülenmişlerdensin.”
       186.  “Sen sadece, bizim gibi, bir insansın. Biz senin, yalancılardan olduğunu,
           sanıyoruz.”
       187.  “Eğer,  doğru  söyleyenlerden  isen;  haydi,  gökten  üzerimize,  bir  parça
           düşür.”
       188.  Şu’ayb, “Rabbim yaptıklarınızı, en iyi bilendir” dedi.
       189.  Onlar,  Şu’ayb’ı  yalanladılar.  Derken,  gölge  gününün  azabı,  onları
                                   7
           yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün, azabı idi.
       190.  (8)Şüphesiz  bunda,  bir  ibret  vardır.  Onların  çoğu,  iman  edenlerden
           olmamıştı.
       191.  (8)Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
       192.  Şüphesiz bu Kur’an’ı, alemlerin Rabbi indirmiştir.
       193,  194,  195.  Uyarıcılardan  olasın  diye;  onu,  güvenilir  Ruh  (Cebrail),
           senin kalbine, apaçık bir arapça ile indirmiştir.
       196.  Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği), öncekilerin kitaplarında da vardı.
       197.  İsrailoğulları  bilginlerinin  onu  bilmesi,  onlar  (birtek  ilah  olduğuna
           inanmayan Mekkeliler) için, bir delil değil midir?
       198, 199. Biz onu, arapça bilmeyen (konuşamayan) birine indirseydik ve o




       7 .    Tefsir bilginlerinin açıklamasına göre; Şu’ayb peygamberin halkı, yedi gün, şiddetli bir sıcağa maruz
         kalmış;  evlerinde,  nefes  alamaz  hale  gelmişlerdi.  İşte  böyle  bir  durumda,  gökte  siyah  bir  bulut
         belirmiş; onlar da, biraz rahatlamak için, bu bulutun gölgesinde toplanmışlardı. Sonra bu bulut, ses
         olup üzerlerine inmiş; bir sarsıntı ile birlikte, onları yok etmişti. Hud suresi, ayet,94.
   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163