Page 465 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 465

87 / 2 / BAKARA SURESİ              465
       73.  “İneğin bir parçası ile, öldürülene vurun” dedik. (Söyleneni yaptılar ve
           ölü  dirildi.)  İşte  Allah,  ölüleri,  böyle  diriltir;  düşünesiniz  diye,
                 23
           mucizelerini  de size, böyle gösterir.
       74.  Sonra bunun (bu mucizelerin) ardından, kalpleriniz yine katılaştı; taş
           gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden nehirler fışkırır.
           Taş vardır ki, çatır çatır yarılır da, içinden su çıkar. Taş da vardır ki,
           Allah  korkusuyla,  (yerinden  kopup)  aşağı  yuvarlanır.  Allah
           yaptıklarınızdan, habersiz değildir.
       75.  Şimdi, bunların size, inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan,
           bir grup vardı ki; Allah’ın sözünü işitirlerdi de, düşünüp akıl erdirdikten
                           24
           sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.


       23.   Mucize,  peygamberlerin,  peygamberliklerini  ispat  etmek  için;  Allah’ın  izni  ile,  ortaya  koydukları
         harikulade şeyler, olaylar ve işler demektir. Mucizeler, her peygamberin döneminde revaçta olan,
         gündemi işgal eden, işler alanında gerçekleşmiştir.
         Mesela Hz. Musa zamanında, sihirbazlık çok gelişmişti. Böyle iken, Hz. Musa’nın değneği, yılana
         dönüşerek, Firavun’un elemanları olan sihirbazların, sihir yolu ile ortaya koyduklarını yutmuştu.
         Yine Musa(a.s), elini koyuna sokup çıkarınca; elini ışık saçan, bir beyazlık kaplıyordu.
         Hz. İsa’ya, ne kadar yetenekli olursa olsun, hiçbir doktorun gerçekleştiremeyeceği -Allah’ın izni ile-
          ölüleri diriltme, körleri görür hale getirme… gibi mucizeler verilmiştir.
         Hz. Muhammed(sas) zamanında, Araplar arasında, şiir ve edebiyat, son derece gelişmiş durumda
         idi. Kur’an, arapçayı konuşanların; küçük bir parçasının bile benzerini meydana getiremeyecekleri,
         bir mucize kitap olarak, Hz. Muhammed’e verildi.
       24.   Tahrif, sözlük anlamı ile, bir uca çekmek demektir. Ayetteki anlamı ile; ortaya batıl şüpheler, asılsız
         yorumlar  koymak  ve  çeşitli  kelime  oyunları  ile,  sözü,  gerçek  anlamından  uzaklaştırıp;  ona  ilgisi
         olmayan, başka bir anlam yüklemek, şeklinde olur.
         Konu ile ilgili olarak, ayrıca bu surenin, 79. ayeti ve dipnotuna, Maide, 5/13 ve 41. ayetlere bakınız.
         Bu ayet Yahudilerin, ilahi kitapları Tevrat’ı, tahrif ettiklerini, açık bir ifade ile, ortaya koymaktadır.
         Bu gerçek, Maurice Bucaille gibi, Batılı bazı araştırmacı bilginlerce de, kesin olarak ifade edilmiştir.
         Bizzat Tevrat’ta da, bunu doğrulayıcı ifadeler, yer almaktadır. (Yeremya, 8/8-9)
   460   461   462   463   464   465   466   467   468   469   470