Page 393 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 393

73 / 21 / ENBİYA SURESİ                                            393
           edenin (Allah’ın) azabından, sizi, gece ve gündüz, kim koruyacak?” Öyle
           iken onlar, Rablerinin zikrinden, yüz çevirmekteler.
       43.  Yoksa  bizim  dışımızda,  onları  koruyacak,  ilahları  mı  var?  O  ilah
           edindikleri  nesneler,  kendilerine  bile  yardım  edemezler.  Zaten  onlar,
           bizden de, yardım görmezler.
       44.  Evet;  biz  onları  da,  atalarını  da,  faydalandırdık.  Öyle  ki,  uzun  süre
           yaşadılar.  Ama artık,  görmüyorlar  mı  ki; biz,  yeryüzünü,  çevresinden
           eksiltiyoruz  (biz,  yeryüzünde  yaşayanları,  vefat ettiriyoruz)?  O  halde,
           onlar mı, galip gelecekler?
       45.  Şunu  söyle:  “Ben  sizi,  ancak,  vahiy  ile  uyarıyorum.”  Ama  sağırlar,
           uyarıldıkları vakit, çağrıyı işitmezler.
       46.  Yemin  olsun  onlara,  Rabbinin  azabından,  hafif  bir  esinti  dokunsa;
           muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz, zalim kimselerdik” diyeceklerdir.
       47.  Kıyamet günü için, adalet terazileri kuracağız. Öyle ki, hiçbir kimseye,
           zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş,) Bir hardal tanesi ağırlığınca
           da olsa; onu getirip, ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak, biz yeteriz.
       48.  Yemin olsun biz, Musa ile Harun’a; Allah’a karşı gelmekten sakınanlar
                  4
           için, o Furkan’ı  (Tevrat’ın bir kısmını), bir ışık ve öğüt olarak verdik.
       49.  Onlar,  görmedikleri  halde,  Rablerinden,  içten  içe  korkarlar.  Onlar,
           kıyamet gününden de, korkarlar.
       50.  İşte bu (Kur’an) da, bizim indirdiğimiz, mübarek bir öğüttür. Şimdi siz,
           bunu mu, inkar ediyorsunuz?
       51.  Yemin  olsun,  daha  önce  de,  İbrahim’e,  doğruyu  yanlıştan  ayırma
           yeteneğini verdik. Biz zaten, onu biliyorduk.
       52.  Hani o, babasına ve halkına, “Ne bu, tapınıp durduğunuz, heykeller?”
           demişti.


       4 .   Furkan, hak ile batılı, birbirinden ayıran demektir.
   388   389   390   391   392   393   394   395   396   397   398