Page 354 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 354

354                      69 / 18 / KEHF SURESİ
           sağlasın.”   4
       17.  (Orada  olsaydın)  Güneş  doğduğu  zaman  (ışığın),  mağaranın  sağ
           tarafına yöneldiğini; batarken de, (ışığın) sol taraftan onları makaslayıp
           geçtiğini (yani ışığın büküldüğünü) görürdün. Kendileri ise, mağaranın,
           geniş  bir  yerinde  idiler.  Bu,  Allah’ın,  mucizelerindendir.  Allah,  kimi
           doğru yola iletirse; işte o, doğruyu bulandır. Kimi de şaşırtırsa; artık ona,
           doğru yolu gösterecek bir dost, bulamazsın.
       18.  Uykuda  oldukları  halde,  sen  onları,  uyanık  sanırsın  (Çünkü  onların,
           gözleri  açıktı).  Biz  onları,  sağa  sola  çeviriyorduk.  Köpekleri  de,
           mağaranın girişinde, iki kolunu uzatmış (yatıyordu). Onları görseydin,
           mutlaka, onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden, için
           korku ile dolardı.
       19.  Böylece  biz,  birbirlerine  sorsunlar  diye,  onları  uyandırdık.  İçlerinden
           biri: “Ne kadar kaldınız?” dedi. (Bir kısmı) “Bir gün, ya da bir günden
           az”, dediler. (Diğerleri de) Şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı, Rabbiniz,
           daha iyi bilir. Şimdi siz, birinizi, şu gümüş para ile, kente gönderin de
           baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği, daha temiz ve lezzetli ise,
           ondan  size,  bir  rızık  getirsin.  Ayrıca,  çok  nazik  davransın  (da  dikkat
           çekmesin) ve sakın siz(in bulunduğunuz yer)i, kimseye sezdirmesin.”
       20.  “Çünkü onlar, sizi ele geçirirlerse; ya taşlayarak öldürürler; yahut, kendi
           dinlerine  döndürürler.  O  zaman  da,  bir  daha  asla,  kurtuluşa
           eremezsiniz.”
       21.  Böylece  biz,  (insanları,)  onların  halinden  haberdar  ettik  ki;  Allah’ın
           vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de, hiçbir şüphe
             olmadığını bilsinler. Hani onlar, (olayın mucizevi tarafını ve asıl
       4 .    Ashab-ı Kehf, bu konuşmadan sonra uykuya dalmıştır. Bundan sonraki ayetler, onların uykudaki
          hallerini tasvir etmektedir.
   349   350   351   352   353   354   355   356   357   358   359