Page 709 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 709

113 / 9 / TEVBE SURESİ                                       709
           cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu,
           doğru yola erdirmez.
       110.  Kurmuş  oldukları  binaları  (Mescid-i  Dırar),  (ölüp  de)  kalpleri
           paramparça olmadıkça; yüreklerinde, sürekli bir kuşku olarak kalmaya,
           devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve bilgelik sahibidir.
       111.  Şüphesiz  Allah,  mü’minlerden  canlarını  ve  mallarını,  kendilerine
           vereceği cennet karşılığında, satın almıştır. Artık onlar, Allah yolunda
           savaşırlar,  öldürürler  ve  ölürler.  Allah  bunu,  Tevrat’ta,  İncil’de  ve
           Kur’an’da, kesin olarak vaadetmiştir. Kimdir sözünü, Allah’tan daha iyi
           yerine  getiren?  O  halde,  yapmış  olduğunuz  bu  alışverişten  dolayı,
           sevinin*. İşte asıl bu, büyük başarıdır.
       112.  Bunlar  (yani  başarıya  ulaşanlar);  tövbe  edenler,  ibadet  edenler,
                           13
           (Rabbini)  övenler,  oruç  tutanlar,   rüku  edenler  (eğilenler)  ve  secde
           edenler (başlarını yere koyanlar), iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar
           ve  Allah’ın  koyduğu  sınırları,  hakkıyla  koruyanlardır.  Mü’minleri
           müjdele.
       113.  Cehennemlik oldukları, açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakın
           ları  bile  olsalar-  birtek  ilaha  inanmayan  kişiler  için  af  dilemek;  ne
           Peygamber’e, ne de mü’minlere, yakışmaz.
                                             14
       114.  İbrahim’in,  babası  için  af  dilemesi,  sadece  ona  verdiği  bir  söz
           yüzündendi.  Onun  bir  Allah  düşmanı  olduğu,  kendisine  açıkça  belli
           olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir
           kişiydi.
       115.  Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri*, kendilerine apaçık

       13 .    “Oruç tutanlar” şeklinde tercüme  edilen “es-Saihun” kelimesi, “(Allah yolunda) seyahat edenler”
          şeklinde de tercüme edilebilir.
       14 .   Hz. İbrahim’in, babasına verdiği söz ile ilgili olarak, bakınız: Meryem suresi, ayet, 47; Şu’ara suresi,
          ayet, 69-86; Mümtehine suresi, ayet, 4.
   704   705   706   707   708   709   710   711   712   713   714