Page 440 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 440

440                        84 / 30 / RUM SURESİ

           gönderdik. Peygamberler, onlara, apaçık mucizeler getirdiler. Biz de, suç
           işleyenlerden, intikam aldık. Mü’minlere yardım etmek ise, üzerimizde
           bir haktır.
       48.  Allah,  rüzgarları  (yağmur  ve  bitkilerin  döllenmesi  için)  gönderendir.
           Onlar  (Rüzgarlar)  da,  bulutları  harekete  geçirir.  Allah  onları  (yani
           bulutları), dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet
           yağmurun,  onların  (bulutların)  arasından,  çıktığını  görürsün.  Onu
           (Yağmuru); kullarından, dilediklerine uğrattığı zaman, bir de bakarsın
           sevinirler.
       49.  Oysa onlar, daha önce, kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel; kesin
           bir ümitsizliğe, kapılmışlardı.
       50.  Allah’ın rahmetinin, eserlerine bak! Yeryüzünü, ölümünden sonra, nasıl
           diriltiyor. Şüphe yok ki; O, ölüleri de, elbette diriltecektir. O, her şeye,
           hakkıyla gücü yetendir.
       51.  Yemin olsun eğer; (ekinlerine zararlı) bir rüzgar göndersek de, o ekini
           sararmış görseler; ardından mutlaka, nankörlük etmeye başlarlar.
       52.  Şüphesiz  sen,  ölülere,  işittiremezsin.  Dönüp  gittikleri  zaman,  çağrıyı,
           sağırlara da işittiremezsin.
       53.  Sen  (gerçeği  görmeyen)  körleri,  sapıklıklarından  çıkarıp,  doğru  yola
           iletemezsin.  Sen  çağrını,  ancak;  ayetlerimize  inanıp,  müslüman  olan
           kimselere, işittirebilirsin.
       54.  Allah, sizi, güçsüz olarak (bebek şeklinde) yaratan; sonra, güçsüzlüğün
           ardından, bir güç (bir gençlik) veren; sonra gücün (gençliğin) ardından,
           bir  güçsüzlük  ve  yaşlılık  verendir.  O,  dilediğini  yaratır.  O,  hakkıyla
           bilendir; hakkıyla güç sahibidir.
       55.  Kıyametin  kopacağı  gün,  suçlular,  (kabirlerinde)  bir  saatten  fazla
           kalmadıklarına, yemin ederler. (Bilmedikleri bir şey için, yemin ederler;)
           Onlar (dünyada da haktan), işte böyle, döndürülüyorlardı.
   435   436   437   438   439   440   441   442   443   444   445