Page 347 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 347
67 / 51 / ZARİYAT SURESİ 347
verdiği şeyleri alarak, cennetlerde ve pınar başlarında, bulunurlar.
Şüphesiz onlar, bundan önce; iyi ve yararlı işleri, en güzel şekilde yapan,
kimselerdi.
17. Geceleri, pek az uyurlardı.
18. Seherlerde, bağışlanma dilerlerdi.
19. Onların mallarında, (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip)
mahrum olanlar için, bir hak vardır.
20, 21. Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendinizde*, nice deliller
vardır. Hala, görmüyor musunuz?
22. Gökte (yani atmosferde), hem rızkınız (olan yağmur vardır); hem de,
uyarıldığınız (cezalar; taş yağmuru, boğulma, rüzgar ve yıldırım) vardır.
23. Göğün ve yerin Rabbine, yemin olsun ki; o (size vaadolunanlar), sizin
konuşmanız gibi, gerçektir.
24. (Ey Muhammed!) İbrahim’in, saygın misafirlerinin haberi, sana geldi
mi?
25. Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selam olsun sana!”
demişlerdi. O da “Size de, selam olsun” demiş, “Bunlar, tanınmamış
(yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü).
26. Hissettirmeden, ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş,) semiz bir buzağı
getirdi.
27. Onu, önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.
28. (Yemediklerini görünce;) Onlardan, İbrahim’in içine, bir korku düştü.
Onlar, “Korkma” dediler ve onu, bilgin bir oğul (İshak) ile, müjdelediler.
29. Bunun üzerine karısı, çığlık atarak geldi ve yüzüne vurarak “Ben, kısır
bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.
30. Onlar dediler ki: “Rabbin, böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve bilgelik
sahibidir, hakkıyla bilendir.”
31. İbrahim, onlara: “O halde, asıl işiniz nedir, ey görevliler?” dedi.