Page 328 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 328

328                    63 / 43 / ZUHRUF SURESİ

           kısmını,  diğerlerinden,  derece  olarak  üstün  kıldık  ki;  birbirlerine  iş
           yaptırabilsinler.  Rabbinin  rahmeti,  onların  biriktirdikleri  (dünyalık)
           şeylerden, daha iyidir.
       33.  Eğer  bütün  insanlar,  (inkar  edenlere  verdiğimiz,  nimetlere  bakıp,
           küfürde birleşen) birtek ümmet olacak olmasalardı; çok merhamet edeni
           (Allah’ı)  inkar  edenlerin,  evlerine;  mutlaka   gümüşten  tavanlar  ve
           üzerinde yükseldikleri merdivenler (asansörler) yapardık.
       34, 35. Evlerine; (gümüşten) kapılar, üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın
           süslemeler  yapardık.  Bütün  bunlar,  sadece,  dünya  hayatının
           geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katındadır ve O’na karşı gelmekten,
           sakınanlar içindir.
       36.  Kim,  çok  merhamet  edenin  (Allah’ın)  Zikri’ni,  (yani  Kur’an’ı,)
           görmezlikten  gelirse;  biz  onun  başına,  bir  şeytan  (kötü  bir  arkadaş)
           sararız. Artık o, onun, ayrılmaz dostudur.
       37.  Şüphesiz  bu  şeytanlar  (yani  kötü  arkadaşlar),  onları,  doğru  yoldan
           saptırırlar. Onlar ise, doğru yolda olduklarını sanırlar.
       38.  Sonunda  bize  geldiğinde,  arkadaşına,  “Keşke  benimle  senin  aranda,
           doğu ile batı arası kadar (güneşin ufukta doğduğu nokta ile, battığı nokta
           arası kadar), uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!” der.
       39.  Onlara,  “(Bu  dileğiniz,)  Bugün  size,  asla  fayda  vermez.  Çünkü
           zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” denir.
       40.  (Gerçeği  işitmeyen)  Sağırlara,  sen  mi  duyuracaksın;  yahut,  (gerçeği
           görmeyen) körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları, sen mi doğru
           yola ileteceksin?
       41.  Biz  seni,  (vefat  ettirip,)  onlardan  alıp  götürsek  de;  yine  onlardan,
           mü’minlerin intikamını alırız.
       42.  Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi, sana (hayatta iken) gösteririz ki;
           bizim onlara, (elbette,) gücümüz yeter.
   323   324   325   326   327   328   329   330   331   332   333