Page 670 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 670
670 111 / 5 / MAİDE SURESİ
22. Dediler ki: “Ey Musa! O (dediğin) topraklarda, gayet güçlü, zorba bir
millet var. Onlar oradan çıkmadıkça, biz oraya, asla giremeyiz. Eğer
oradan çıkarlarsa, biz de gireriz.”
23. Korkanların içinden, Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam (Yuşa
ve Kalib), şöyle demişti: “Onların içine, kapıdan girin. Oraya girdiniz mi,
artık siz, kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz, yalnızca, Allah’a
tevekkül edin.”
24. Dediler ki: “Ey Musa! Onlar orada bulundukça, biz oraya, asla
girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada
oturacağız.”
25. Musa, “Ey Rabbim! Ben ancak, kendime ve kardeşime, söz geçirebilirim.
Artık bizimle, o yoldan çıkmışların, arasını ayır” dedi.
26. Allah, şöyle dedi: “O halde, orası, onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu
süre içinde, yeryüzünde, şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık sen,
yoldan çıkmış (bu) halk için, üzülme.”
27. (Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini, gerçek olarak
oku. Hani ikisi de, birer kurban sunmuşlardı da; birinden kabul edilmiş,
16
ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen (yani Kabil),
“Yemin olsun seni, mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki (yani Habil),
“Allah ancak, takva sahiplerinden (yasaklardan uzak duran kişilerden),
kabul eder” demişti.
28. (Habil) “Yemin olsun! Sen, beni öldürmek için, elini bana uzatsan da; ben
seni öldürmek için, sana elimi, uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin
16. Burada kullanılan ‘kurban’ kelimesi, Allaha yaklaşmaya vesile olacak şey demektir. Tefsir
kaynaklarında ifade edildiğine göre, Hz. Adem’in oğullarından Kabil’in sunduğu “kurban”, biçilip
bağlanmış bir demet buğday; Habil’inki ise, bir koç idi.
Tevekkül, tüm tedbirleri alıp, gerekenleri yaptıktan sonra, işin sonucunu Allah’a bırakarak, ona
güvenmektir.