Page 493 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 493

87 / 2 / BAKARA SURESİ              493
           izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O insanlara, ayetlerini açıklar
           ki, öğüt alıp düşünsünler.

       222.  Sana  kadınların,  ay  halini  sorarlar. Şunu  söyle:  “O  bir  ezadır  (ra-
                 69
           hatsızlıktır).   Ay  halinde  kadınlardan  uzak  durun.  Temizleninceye
           kadar, onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği
           yerden,  onlara  yaklaşın.  Şüphesiz  ki  Allah,  tövbe  edenleri  de  sever;
           temizlenenleri de sever.”
                            70
       223.  Kadınlarınız,  sizin,  ekinliğinizdir.   Ekinliğinize,  dilediğiniz  biçimde
           varın.  Kendiniz  için  ileriye  hazırlık  yapın.  Allah’a  karşı  gelmekten
           sakının  ve  mutlaka,  O’na  kavuşacağınızı*  bilin.  (Ey  Muhammed!)
           Mü’minleri müjdele.
       224.  İyilik  etmemek,  takvaya  (yasaklardan  uzak  durmaya)  sarılmamak,
           insanların arasında barışı sağlamamak yolundaki yeminlerinize, Allah’ı
                   71
           siper  yapmayın.   (Bu  tür  yeminlerinizi  bozup,  kefaretini  ödeyin  ve
           yapmanız  gereken,  iyi  işi  yapın.)  Allah,  hakkıyla  işitendir,  hakkıyla
           bilendir.
       225.  Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz; fakat sizi,



       69 .   Ayette, kadınların adet halleri “eza” diye nitelendirilmiştir. Adet sırasında kadınlar, hastalığa daha
          çok yakındırlar. O günlerde, onlara yaklaşmamak gerekir. Burada söz konusu olan, cinsel ilişkidir.
       70.   Ayette anne rahmi; ceninin oluşup geliştiği ve dünyaya gelecek hale ulaştığı yer olması bakımından,
          tohumun atılıp çimlendiği ve geliştiği toprağa, benzetilmiştir.
       71.   Tefsir kaynaklarında ifade edildiği üzere, Kur’an’ın nazil olduğu dönemlerde, bazı kimseler; iyilikte
          bulunmamaya, takva sahibi(yasaklardan uzak duran) olmanın gerektirdiği bazı işleri yapmamaya,
          inananların  arasını  düzeltmemeye  yemin  ediyorlardı.  Sonra  da,  kendilerine  bu  yönde  bir  görev
          düşünce, “Yemin ettim, bunu yapamam” diyerek, yeminlerini bahane ediyorlardı. Ayette, bu tür
          yeminlere  uyulmaması  gerektiği  vurgulanıyor.  Bozulan  yeminler  için,  kefaret  gerekir.  (Yemin
          kefareti için bakınız: Maide, 5/89)
   488   489   490   491   492   493   494   495   496   497   498