Page 274 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!
P. 274
274 56 / 37 / SAFFAT SURESİ
48. Yanlarında, bakışlarını kendilerinden ayırmayan, iri gözlü (huri)ler
vardır.
49. Sanki onlar, (kabukları ile) örtülü, yumurtalar gibidir.
50. Derken (cennettekiler), birbirlerine yönelip sorarlar.
51. İçlerinden biri der ki: “Benim, bir arkadaşım vardı.”
52. “Sen de, tekrar dirilmeyi, tasdik edenlerden misin? derdi.”
53. “Gerçekten biz, ölüp, bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra
mı; biz mi, hesaba çekileceğiz?”
54. Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hali ne oldu?” der.
55. Kendisi de (ekrandan*) bakar ve onu, cehennemin ortasında görür.
56. Ona şöyle der: “Allah’a yemin olsun; neredeyse, beni de, ızdırap içinde
yok edecektin.”
57. “Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de, cehenneme konulanlardan
olmuştum.”
5
58, 59. “Nasıl, ilk ölümümüz hariç, bir daha ölmeyecekmiyiz? Bize, azapda
edilmeyecek, öyle mi?”
60. Şüphesiz bu, (cennetteki nimetlere ulaşabilmek,) büyük bir başarıdır.
61. Çalışanlar, böylesi için çalışsınlar!
62. Ziyafet olarak, bu mu daha iyi; yoksa, zakkum ağacı mı?
63. Şüphesiz biz, onu (zakkum ağacını), zalimler için, bir sınav aracı
6
kıldık.
5 . Buradaki “ilk ölüm” ifadesi, sadece cehennemlikler için geçerlidir. Birtek ilah olduğuna inanmayan
kişiler, ölüp yok olacaklarını, bir daha diriltilmeyeceklerini, iddia ediyorlardı. Onlara, en büyük
üzüntü ve ızdırap kaynağı, ölüm idi. Kısaca, onların gözünde ölüm, üzüntü, ızdırap ve azabın
sembolü idi. O yüzden, “Öldükten sonra, yok olup gideceğiz. Bir daha dirilmek ve Muhammed’in
iddia ettiği gibi, azap görmek yok” anlamına gelmek üzere, “İlk ölümümüzden başka, ölüm yok
diyorlardı.”
6 . Birtek ilah olduğuna inanmayan kişiler, cehennemde “zakkum” denen bir ağacın olduğunu işitince,
“Ateş ağacı yakar. Böyle bir ağaç olamaz” diyerek, bunu inkar ettiler. Allah’ın dilerse, ateşte
yanmayan, bir ağaç yaratabileceğini, düşünemediler. Böylece zakkum ağacı; iman edip etmemeleri
noktasında, birtek ilaha inanmayanlar için, bir sınav vesilesi olmuştur.