Page 684 - DERLEME KURAN-I KERİM MEALİ - ONLİNE OKU İNDİR!

684 111 / 5 / MAİDE SURESİ
107. Eğer (bir süre sonra, şahit seçilen) o iki kişinin, günaha girdikleri (yalan
söyledikleri) anlaşılırsa; o zaman, mirasçılardan haksızlığa uğramış iki
kişi, onların yerine geçer ve “Allah’a yemin ederiz ki; bizim şahitliğimiz,
onların şahitliğinden, elbette daha gerçektir. Biz hakkı da, çiğneyip
geçmedik. Çünkü, o takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz” diye yemin
ederler.
108. Bu (usul), şahitliği layıkıyla yerine getirmeleri ve (kendi) yeminlerinden
sonra; başkalarının yeminine başvurulmasından korkmaları için, en iyi
yoldur. Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, yasaklara
uymayan toplumu, doğru yola iletmez.
30
109. Allah’ın, peygamberleri toplayıp, “Siz(den sonra davetiniz)e, ne derece
uyuldu?” diyeceği; onların da, “Bizim hiçbir bilgimiz yok. Görünmeyen
şeyleri, hakkıyla bilen, ancak sensin” diyecekleri, günü hatırlayın.
110. O gün Allah, şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve
annen üzerindeki, nimetimi düşün. Hani seni, Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile
31
desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de, insanlara
32 32
konuşuyordun. Hani sana kitabı (okuyup yazmayı), bilgeliği, Tevrat’ı
ve İncil’i öğretmiştim. Hani iznimle, çamurdan kuş şekline benzer bir şey
yapıyordun da, içine üflüyordun; benim iznimle, hemen bir kuş
33
oluyordu. Yine benim iznimle, doğuştan körü ve alacalıyı

30 . Allah Teala, her peygamberi kendi ümmeti hakkında konuşturacak, şahit olarak dinleyecektir.
Ümmetlerin, peygamberlere karşı takındıkları tavrı, gözlerinin önüne serecektir. Peygamberlerine
bağlı kalanlar sevinecek, onları aşağılayan veya ilahlaştıranlardan hesap sorulacaktır. Bu ayetlerde,
peygamberler arasından Hz. İsa, bir örnek olarak ele alınıyor.
31 . Hz. İsa’nın beşikte iken konuşması ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Al-i İmran suresi, ayet, 46;
Meryem suresi, ayet, 29-33.
32 . “Kitap”, yazı veya bütün ilahi kitaplar; “bilgelik”, kitaplardaki ilim, din ve dünya için ihtiyaç
duyulan şey, demektir.
33 . Konu ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Al-i İmran suresi, ayet, 48,49.